Serap yaptığı şeyin doğruluğunu kafasında tartıyor, pişman olmamak için kendini avutuyordu. Gözlerini masanın üzerinde bir noktaya dikmiş bütün bu olup bitenleri hızlıca gözden geçiriyordu. Elif ve Ceren’le mecburen kurduğu samimiyet, Zafer’e olan hisleri, bunu usta bir oyunculukla herkesten saklayışı, Zafer ve Ceren’in ilişkileri başladığından beri hızla değişen hayatı… Ceren’e artık kötü davranmıyordu; oysa ilişkileri ilk başladığında onunla aynı ortama girmekten kaçınıyor, girmek zorunda kaldığında ise suratını asmamak için olağanüstü bir çaba sarf ediyordu. Arkadaş ortamında ne zaman Ceren’den konuşulsa istemsizce susuyor yüzüne zoraki bir gülümse yerleştirip yorum yapmamaya çalışıyordu. Ama artık kabullenmişti bu kızın varlığını hatta tuhaf ama bazen sırf Zafer mutlu diye o da mutlu oluyordu. Aralarında kötü şeyler olduğunda Zafer’i dinliyor ve O’na çözüm önerileri sunuyordu. Serap’ın yaşadığı üçlü bir aşktı, hep birinin kaybetmek zorunda kaldığı…
Zafer ve Serap düşüncelere dalmış susarken, Ceren gözlerini Serap’tan ayırmıyordu, kızlara özgü içgüdülerden midir bilinmez Serap birisine aşık olduğunu söyledikten sonra kötü bir his fark ettirmeden yerleşmişti Ceren’in içine. Masanın altında elini tutan eli daha sıkı kavradı bilinçsizce, daha bir sokuldu Zafer’e… Zafer’se olan bitenin farkında değildi ve o an sadece bunca yıllık dostu, her şeyini paylaştığı, onsuz bir hayatı düşünemediği arkadaşının, canının bir parçasının kendisinden sakladığı o “adam” a odaklanmıştı. Kim olduğunun önemi yoktu belki de vardı da şu an dert ettiği bu değildi. Neden gizlediğini anlamıyordu sadece.
Elif saatine bakıp Ceren’e döndü. “Hadi kalkalım yavaş yavaş kızları bekletmeyelim.”dedi. Ceren, Elif’in ilkokul arkadaşıydı ve yine ilkokuldan aynı sınıfta oldukları çok samimi bir dostlarının evine doğum gününü kutlamak için gidiyorlardı, beş kız olacaklardı ve sabaha kadar sürecek bir dedikodu partisi onları bekliyordu, zaten sadece kızlar olmasa Ceren düşünmeden Zafer’i de çağırır sık sık yaşadıkları romantik gecelerden birinin tekrarını sağlardı. Ama bu defa yapamadı.
Ceren, Elif, Zafer ve Serap hesabı ödeyip kalktılar masadan. Dolmuş durağına kadar dördü beraber yürüdü. Zafer ve Serap çok yakın oturdukları için eve beraber dönüyorlardı; Zafer, Ceren’in dudaklarına sevgi dolu bir öpücük kondurduktan sonra kızların dolmuşa binmesiyle de baş başa kaldılar. Otobüse binmek için sahildeki durakların yolunu tutarlarken ikisi de susuyordu, saat bir kızın sokakta yalnız gezemeyeceği kadar geçti. Zafer, Serap’a baktı.”Kalsana bu akşam bizde muhabbet, alkol falan takılırız.” diyerek gülümsedi. Yıllardır süren dostluklarında Serap, Zaferlerde defalarca kalmıştı, sabaha kadar içip göbek attıkları da olmuştu, sarılıp ağladıkları da… Zafer’in annesi Serap’ı kızı gibi severken Serap da bu dünya tatlısı kadınla vakit geçirmekten büyük mutluluk duyardı. Bazen Zafer erkenden sızardı. İşte öyle zamanlarda Serap da mutfağa geçer, Zafer’ in annesinin dinlediği Türk sanat müziği şarkılarına kısık sesle eşlik ederken, kahve yapardı. Sonra karşılıklı kahvelerini içerlerken Zafer’den, hayattan, ilişkilerden bahsedip şafak sökene dek hızla akıp giden keyifli bir sohbetin içinde bulurlardı kendilerini, arada Zafer’ in kız kardeşi de gelirdi yanlarına ama ergenlik döneminin “kimse beni anlamıyor” buhranlarından kurtulamadığından olacak sıkılıp odasına, bilgisayarının başına dönerdi. Orası Serap için ikinci bir evdi ve zamanını orda geçirmeye çoğunlukla can atardı. Ama bu kez öyle olmadı, biraz korkuyordu, içtiğinde dayanamayıp her şeyi Zafer’e anlatma ihtimalini düşünüyordu. Sağlam bir içici olmasına rağmen iki kez düşündü Zafer’in teklifini ve “bilmem ki” diyebildi sadece. Zafer şaşırdı çünkü o da bilirdi ki Serap hem onunla olmaya hem de annesiyle sohbet etmeye bayılırdı. “Niye nazlanıyorsun kızım muayyen gününde misin? Bizim evde de kadın yaşıyor merak etme vardır teçhizat.” Diye karşılık verdi. Serap gülümsedi, Zafer’in böyle her şeyi pat diye söyleyivermesi çok hoşuna gidiyordu.”Tamam lan, geliriz.” dedi Zafer’in omzuna vururken. “ Haa şöyle akıllı ol.” Diye söylendi Zafer. Durağa çoktan gelmişlerdi ve az önce yanlarından geçen kısa boylu, badem bıyıklı, hafif kel amcanın yeşil otobüsün üzerinde yer alan küçük kapak gibi bir şeyin içindeki düğmeye basışıyla fıss diye açılan kapıya seyirttiler.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
Ben taharet, bu seriye devam etmelisin. :)
dsjhfksdhf muhtemelen önceden düşünülmüş bi sonu yok; ama gayet şukela gittiği aşikar. devam et bence, bakalım nereye varacak.
bi dakka ya ben bunun olacağını biliyordum amk. PART-2 ve PART-4 BANA AİT..ONU BİLSİN DE HERKES.. Bu adam da üstüne yatmasın.
VE artık devam etsin ulan şuna!!!111
Damla K. (:
JYK
devamı nerde bunun orospu çocuğu?
ebenizin amlarına bakın sayın izleyiciler bu yazıların devamı orada.
Zafer'i siktim öldü ayrıca; ha bir de ne var biliyor musunuz? Langırt. Langırt evet.
ÇARŞAMBA GÜNÜNE PS KOLUNU VE LOST'U UNUTMA GAY!
alksdjas.
siktir git.
Yorum Gönder